top of page
Marine zeytin

KARMA DENENMİŞ TARİFLER

DUDOVE

Selam

RSS Feed

Evimizin mutfağında pişenleri resmetme ve aile büyüklerinin çok özel lezzetlerini bir araya getirme arzusu kendimi mutfakta bulmama neden oldu. Yüksek Kimyagerim, laboratuvar tecrübemi mutfağımızda kullandım..

  • Instagram Sosyal Simge
  • Facebook Sosyal Simge
  • Heyecan Sosyal Simge
Yazarın fotoğrafıNazlan Demir

KEDİDİLLİ PROFİTEROL


Paris’e 45km uzaklıkta bir Fransız taşra şehrinde muazzam güzellikte bir şato “Chantilly Şatosu”; evlerinden birinde tesadüfen icat edilen kreması, “krem şanti”yle de uluslararası bir şöhrete sahip olmuş.

Hatta şato için pek çok şey söylenmiş..

Aristokrat-yazar Madame de Lafayette “Güneşin parladığı hiçbir yerde buradakine benzeyen ışık yok” sözleri ve

Tattığı krem şantiyle başı dönen Oberkirch Baronu’nun “Böylesine güzel hazırlanmış, böylesine iştah açıcı bir kremayı hiçbir yerde tatmamıştım” sözleri bunlardan birkaçı..


Krem şantinin en ilginç hikayesi ise şöyle: Fransız şef François Vatel, Güneş Kral XIV. Louis’nin kuzeni ve Chantilly Şatosu’nun sahibi II. Louis’nin hizmetinde çalışmaktayken 1671’de Güneş Kral şatoya davet edilir. Vatel öyle heyecanlanır ki; malzemesi gecikince ikinci gün çaresizlik içinde kılıcıyla intihar eder. Bu hikayeden hareketle Vatel’in kremasız kaldığı ve bu eksikliği belli etmemek için kremayı delicesine çırpıp köpürterek, sonunda bugün krem şanti olarak bilinen karışımı elde ettiği anlatılır.

Pasta geleneği Eski Roma’da çavdar unu ve tuzun yoğrulmasıyla yapılmış çöreklerle başlamış. Ortaçağ’da balla tatlandırılarak keklere dönüşmüş bu çörekler. Bu kekler, tahıllarla ve meyvelerle süslenirmiş.

Krem şanti bulununca ise bugünküne daha yakın kekler yapılmaya başlanmış.


1789 Devrimi’ne kadar da pastaların keyfini saray efradı çıkarmış. Devrimden sonra işlerini kaybeden pastacılar, ülkenin dört bir yanında pasta imalathaneleri açmaya başlamışlar. 19. yüzyıla kadar şeker çok pahalı olduğu için yalnızca saray ve zengin kesimlerce tüketilebilmiş. Bu nedenle pasta, ancak 1800’lü yıllarda bildiğimiz şekline en yakın haliyle tarihteki yerini alabilmiş…

Osmanlı döneminde pastacılık, Ermeni ve Rum vatandaşların mesleği olmuş.

19. yüzyılda Rusya’ya çalışmak için giden Doğu Karadenizliler, pastacılık alanında uzmanlaşmış. Hemşinlilerden oluşan 200’e yakın aile, geri dönünce pastacılık yapmaya başlamış. Hatta her yıl mayıs ayında Çamlıhemşin’de pastacılığı Türkiye’ye nasıl yaydıklarının bütün yönleriyle anlatıldığı bir Pasta Festivali düzenlenir.

Pastalar hayatımızda olmasaydı bence sadece kutlamalar sıkıcı olmazdı, hayatın da çok önemli bir rengi eksik olurdu..

Malzemeler:

1 litre süt

5 yemek kaşığı nişasta

1½ su bardağı toz şeker

1 adet yumurta

3 yemek kaşığı kakao

1 paket (70 gr) bitter çikolata

1 paket (70 gr) sütlü çikolata

2 paket kedidili

1-2 yemek kaşığı (~100 gr) tereyağı

2 paket toz kremşanti

½ su bardağı süt

Yapılışı:

İlk olarak 2 paket toz kremşanti, ½ su bardağı sütle çırpılır. Kremşanti buzdolabında beklerken; yumurta ve toz şeker mikser yardımıyla çırpılır. Kakao ve nişasta eklendikten sonra ılık süt yavaş yavaş çırpmaya devam ederek karışıma katılır. Koyulaşana kadar sürekli karıştırarak kısık ateşte pişirilir. Tereyağı koyduktan sonra tereyağı eriyinceye kadar karıştırılır ve altı kapatılır. Küçük parçalara bölünen çikolata eklenir ve karıştırarak kremanın sıcaklığıyla eritilir.

35 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page